şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2024 Pazar


 Sen,
esrikliğimi geceden çalan.
Ceketimin cebinde biriktirdiğim,
kanatları kırık hanımeli kokularım.
Adını söylemeden günü döndüren.
Ben geldim.

Biliyorum bütün sakladığın,
cevapları sorularının bendedir.
Sor bana renklerini.
Adını bilmediğim bütün sevdiğin ışıklar,
Hepsini saçarım karanlıklara.

17 Ağustos 2024 Cumartesi

 

Parmağın.

Tek parmağın.

Uzun uzadıya,

tırnağınla beraber,

denize doğru.

Tüm özlenmişlikleri ile,

posta kutusundaki mektup gibi beklenen...

Parmağın.


Yaralı reisler,

tüm esrik tayfalarına,

senin tek parmağını işaret ettiler.

Reisler öldü, tayfalar kayboldu.

Senin tek parmağın,

tırnağınla beraber,

uzun uzun sahillere götürdü beni.

Denize doğru.

23 Temmuz 2024 Salı


Parmaklıklar soğuk.

Kara kalem tutan ellerim,

ilkokul sıralarında kaldı.

Biliyorum sakince oturmam lazım.

Belki karton bardakta,

çay aromalı sıcak bir su idi sadece.

Zahmet etmedin,

kaçtı gece yarısı düşüncelerim.

Sen beklemezken,

O karanlık zindandan.

22 Temmuz 2024 Pazartesi


Sana bu kokuyu nasıl anlatırım bilemiyorum. 

Sanırım önce akşam olmalı.

Gökyüzü lacivert, üstünde yıldızlar gerek.

Hafif bir rüzgar esmeli,

ağaçların yaprakları titremeli, 

sen üşümemelisin. 

Aylardan mayıs, günlerden salı olmalı.

Mutlaka deniz olmalı önünde.

Belki bir tekne, 

limanda sıkışıp kalmış bir tekne,

ışıkları suya vuran, 

balıkları kandıran.

15 Temmuz 2024 Pazartesi



Gece bütün acılar çöker yeryüzüne.

Şehirlere, dağlara, çöllere.

Bilinen ve bilinmeyen tüm yalanlar silinir.

Ve gece uyumayanlar,

Ancak o acılarla yüzleşebilecek,

cesur Don Kişot'lardır.

5 Temmuz 2024 Cuma

 



Sen karanlık geceyi,

fırtına bulutları üstümüzde iken,

şehrimin limanlarından geçir.

Ben mülteci botları ile,

kalbinin ortalarında batmış olabilirim.


3 Temmuz 2024 Çarşamba

 


Geceler karanlık değil artık sevgilim.

Kapama gözlerini.

Aşkımızın şavkı vuruyor ellerimize.

Ellerimiz koca bir dolunay.

Dönüyor vücutlarımızın etrafında;

dünyayı bırakıp.


Ne gündüzler uzun, ne geceler kısa.

Ne de geceler uzun ve gündüzler kısa.

Sonsuz bir ömür var önümüzde,

zamansız.

Gündüz gece bir oldu, senle ben gibi.


Akıyoruz kalplerimize koca iki nehir.

Uzun yollardan gelmiş,

ıssız vadilerden geçmiş iki koca nehir.

Kalplerimiz artık bir.

İki nehir, uçsuz bucaksız bir okyanus.


Sen diye başlardı şiirlerim hep sana.

Biz diye devam edeceğim.

Sonsuz bir aşkız artık, 

ellerimiz koca bir dolunay.

Kalplerimiz uçsuz bucaksız bir okyanus.


Biz,

ne varsa bu dünyada ve ötesinde.

Hepsi biz.

Biziz güzel kadınım.

2 Temmuz 2024 Salı


Çölde yol alan kervanlar,
kum bulutunun içinde,
sana gözükmez.

O kervanın gözleri,
uzak yollardan gelir.
Sen uyurken.

O kervanın rüyaları,
bir vaha şehrinde,
sensizdir.

Sensizlik,
bir vaha şehrinde,
kervandır.

 

1 Temmuz 2024 Pazartesi


 Bu gökteki bütün yıldızları bilirim.
Hangi saatte neredelerdir,
Kaç şişe şarapla kaybolurlar?
Peki karşı kıyılardaki evlerin ışıkları ne zaman söner?
Bilirim.
Tüm kapıları çalıyor deli.
Git yat.
Git yat.

27 Haziran 2024 Perşembe

Akşamüstü serçeleri gibi,

ürkek bakışların,

tüneyeli gönlüme.

Gözlerimden damlayan,

senler biriktirdim ben her gece.

 

15 Haziran 2024 Cumartesi

 

Seni düşünen sözlerim susmuş.

Gözlerim seni konuşuyor.

Anlattıklarını dinliyorum,

sabahtan beri.

Kıpırdamadan, kıpırdatmadan,

hiç birinin yerini.



Buğulu gözlerini söylüyor sözlerim.

Gözlerim kapalı.

Gördüklerini anlatıyor,

sabahtan beri.

Susmadan, susturmadan,

unutmadan hiç birini.


23 Mayıs 2024 Perşembe

 

Gündüz düşlerimi astım,
ılgın ağacının gölgesine.
Tepelerden gelen adaçayı kokusunu,
bıçak gibi kesiyor kayalıklar.

Nereye dönersen dön yüzünü,
denizlerim sana doğru yükseliyor.
Esen rüzgar, kayalarla kesilmiş adaçayı kokuları.
Canlandırıyor düşlerimi,
ılgın ağacının gölgesinde.
Sana doğru.






27 Mayıs 2016 Cuma

Kıyılarına vurdum sessizce, aniden.
Rüzgarsız bir gecede
Bilemedin kim olduğumu
Yosun dudaklarımla öptüm seni
Bütün içimi dökmek istedim.
Balık gözlerimi,
Çakıl taşlarımı,
Deniz fenerlerimi,
Kürek mahkumu forsalarımı.
Hepisini bil.
Sar yaralarımı.
Martı kanatlarımı....

6 Nisan 2013 Cumartesi

Portakal Ağacı

Sen, yapraksızlığın ne olduğunu bilir misin?
Bir portakal bahçesinin ortasında,
kokuların dökülmüşlüğünü bilir misin?
Soğukta
yanan ateşleri bilir misin?
Soğuktan çatlamış eller gördün mü?
Çatlaklarının arasına toprak dolan eller,
üzerine hayat yazılmış eller,
portakal toplayan eller gördün mü?
Yaprakları, kokuları toplayan eller;
o ellerinde acıdığını,
acının da güzel olduğunu bilir misin?
  Gökyüzüne yalvaran dallar gördün mü?
Yaprak için dua eden
soğukta dua eden dallar,
hiç amin dedin mi o dualara?
Portakal topladın mı?
Portakal küfesi gördün mü bir adamın sırtında?
Çatlamış ellerle toplanmış portakallar kokladın mı?

Sen,
o adamla hiç konuştun mu?

İlker Torun / 2006